2006/01/26

Brezilya’nın Okulcukları

Brezilya futbolu yurtdışında hep sempatiyle ve ilgiyle izlenir. Dünya kupalarında kendi ülkelerinin yanısıra Brezilya’yı destekleyenler çoktur. Hatta Arjantinlilerin bile kendi takımlarının elendiği dünya kupalarında Brezilya’yı destekledikleri görülür. Sarı-mavi-yeşil formanın ve bayrağın bu kadar seveninin olmasının sebebi çoktur: Seleção’nun dünyanın en iyi futbol takımı olması (5 dünya kupası kazanan başka bir ülke şimdilik mevcut değildir), Brezilya’nın dünyanın en çok futbolcu yetiştiren ülkesi olması, samba, karnaval, bulvar gazetelerinin “kupa güzelleri” köşelerinden eksik olmayan, Brezilya poposunu ve bikiniyi dünyada meşhur eden Brezilyalı kızlar...

Brezilya’nın bu eğlenceli imajı ve keyifli futbolu birçok kişinin Brezilya futbolu konusunda yanılgılara kapılmasına sebep olur. Herkesin futbol oynadığı Brezilya’da futbolcular kumsallarda değil disiplinli ve ciddi futbol tesislerinde gelişirler. Brezilyalı oyuncular sistematik bir biçimde keşfedilir ve profesyonel futbol yaşamına geçiş yapmak üzere yetiştirilirler.

Kulüplere oyuncu toplama sisteminin en önemli üyelerinden biri de olheiro adı verilen adamlardır. İsimleri “bakmak” anlamına gelen “olhar” fiilinden türemiş olan ve Avrupa futbolundaki scoutlara benzeyen olheirolar kabaca ikiye ayrılabilir. Birinci tip olheiro genelde kulüple kontrat yapar ve rakip takımların maçlarını izleyerek strateji, oyuncular vs hakkında bilgi toplar. İkinci tip olheiro ise kulüplerle kontrat yapar veya bağımsız çalışır. Göreviyse futbol oynanan her köşeye girip oyuncu keşfetmektir. 6-7 yaşında çocuklar favelada bir arsada, kumsalda veya bir çıkmaz sokakta maç yaparlarken kenarda onları izleyen adamlar olheirolardır (futbol aşıklarını ve boşgezenleri saymazsak tabii).

Brezilyalı çocuklar yürümeye başladıkları anda topla tanışırlar. Türkiye’de sokak futbolu oynamış çocukların yakından tanıdıkları, yumurta adıyla da bilinen, mahallenin uyuz amcalarının kesmekten büyük zevk aldıkları, Brezilya’da “dente de leite” yani “süt dişi” adı verilen plastik bakkal topları; evdeki eski çorapların sarmalanmasıyla yapılmış, “bola de meia” yani “çorap topu” adı verilen toplar; sokak pazarları toplandıktan sonra arta kalan meyveler, bilhassa da sağlam kabuklu portakallar; hatta sektirme yarışlarında kullanılan gazoz kapakları Brezilya sokak futbolunun vazgeçilmez araçlarındandır.

Fakat Brezilya sahalarında top koşturmaya aday oyuncular bu araçları geride bırakırlar. Olheirolar tarafından keşfedilen çocukların velileriyle temasa geçilir ve çocuklar, doğuştan gelen yeteneklerinin yanında fiziksel, teknik ve taktik yönlerinin geliştirilmesine yardımcı olan bir escolinha'ya ("okulcuk" anlamında) alınırlar. Profesyonel futbola başlamak için bir eğitim süreci olarak görülebilecek escolinhaların genelde aylık bir ücretleri vardır, fakat çok yetenekli ve maddi durumu yetersiz çocuklardan ücret alınmadığı da görülür. Örneğin Santos kulübünün kendi escolinhası dışında 16 adet anlaşmalı escolinhası bulunur. Böylece buralarda parlayan yeteneklerin Santos tarafından keşfedilmesi ve ikna edilmesi kolaylaşır.

Escolinhaların imkânları elbette parasal olanaklarına göre değişir. Kimi escolinhalar oyuncularına forma ve ayakkabı bile sağlarken kimileri toprak sahada temel eğitim vermekle yetinmek durumundadır. Ancak disiplin her zaman mevcuttur. Bu anlamda futbol, büyük kısmı fakir ortamlardan gelen çocukların suça ve belaya bulaşmamaları için adeta bir sosyal yardım işlevi de görür. “Brezilya’da kumsalda futbol oynandığı için oyuncular çok yaratıcı, ülke futbolu böyle gelişiyor,” demek Brezilya’nın futbol kültürünü ve futbol eğitimine verdiği önemi hiçe saymak demektir. Oyuncular çocuk yaştan itibaren antrenmanlara katılmaya, bireysel yeteneklerini takım içinde göstermeye, düzenli olarak maç yapmaya alışırlar. Ayrıca hem çim sahaların bakımının zorluğundan hem de küçük çocukların gerçek futbol sahası boyutlarında antrenman sahalarında oynamalarının yoruculuğundan dolayı futsal eğitimi yaygınlaşmıştır. Basket sahası benzeri kapalı alanlarda, saha futboluna nazaran daha küçük ve ağır bir topla oynanan futsal sayesinde oyuncular mecburen top ve alan hakimiyetlerini, her birine bir isim verilmiş olan çalımlarını geliştirerek hızlı bir futbol oynamaya alışırlar.

Brezilya’da hiçbir oyuncu sonradan keşfedilmez. 19-20 yaşında birden parlayan oyuncu gibi bir kavram yoktur. Escolinhalarda, kulüplerin altyapılarında, U-13, U-15, U-17 gibi genç takımlarda kendilerini gösteren yıldızlar dünya çapında tanınıp büyük kulüpleri peşlerinden koşturmadan önce Brezilya’da zaten tanınırlar ve hem yerel hem de uluslararası gençlik turnuvalarını yayınlayan televizyon kanalları sayesinde futbolseverler tarafından izlenirler.

Futbol kültürü ve eğitiminden söz ediyorken son olarak da geçtiğimiz Eylül ayında Peru’da gerçekleşen FIFA U-17 Dünya Şampiyonasının yarı finalinde ilgimi çeken bir olaydan bahsetmek istiyorum. Hatırlarsak müthiş bir maç sonunda Brezilya ekibi Türkiye’yi son dakika golüyle 4-3 mağlup etmişti. Sonradan Türkiye’deki tanıdıklarımdan duyduğum kadarıyla, maçı yayınlayan kanal orada maç bittikten sonra yayını kesmiş. Buradaysa ne yazık ki devam etti; böylece kendini kolu bacağı koparılmış gibi yere atan ve bebek gibi ağlayan Türk oyuncuları izleme fırsatı bulduk. Buraya kadar tamam, oyuncuların genç ve çok hırslı olduğu söylenebilir. Ancak çirkinlik maçın yıldızlarından Ânderson koridorda Brezilya televizyonunun sorularını yanıtlarken ortaya çıktı. “Çok heyecanlı bir maç oldu, iki taraf da çok mücadele etti ve iyi oynadı, ama son dakika golüyle biz kazandık,” benzeri laflar eden Ânderson’un sözleri, koridora giren Türk oyuncuların yaratıcı küfürleri ve bağırışmalarıyla kesildi. Birkaç gün sonra Brezilya’nın Meksika’ya 3-0 boyun eğdiği final maçındaysa Brezilyalı gençler mağlubiyeti doğal bir üzüntüyle karşıladılar, kimseyle dalaşmadılar. Herhalde Brezilya’da güzel bir futbol oynayarak kazanmak amacıyla yetiştirilen gençler aynı zamanda kaybetmeyi de öğreniyorlar.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

anlatımınız çok güzel. içerik olarak da ilginç olan bu konuyu türkiyedeki teknik adamların ve özellikle futbol federasyonu mensuplarının okumalarını dilerim