2007/06/21

İki Ters Bir Düz

Boca Juniors Libertadores 2007’nin iki ayaklı finalinde Grêmio’yu La Bombonera’da 3-0 ve Porto Alegre’de 2-0 hacamat ederek altıncı Libertadores kupasını müzesine götürdü ve kupayı en çok kazanan yurttaşı Independiente’ye daha da yaklaştı.

Grêmio iki maçta da hakemden yakınıp durdu, ama rakibe tek bir gol atamaması ve daha da önemlisi Riquelme’yi durduramaması güney takımının kupayı kaybetmesinde önemli rol oynadı. Ah şu Riquelme yok mu; iki maçta üç gol, üstüne asistler, takımı sahada bir maestro edasıyla yönetmeler... Villareal’den Boca’ya kiralandığı kısa süre boyunca takımın çehresini böylesine değiştirmesi Roman’ın (formasına öyle yazdırıyor valla, benim gözümde Riquelme’dir) üstün yeteneğini ve önemini açıkça gösteriyor. Böylece Riquelme UEFA kupasını kaybederek geçici olarak veda ettiği İspanya’ya cebinde havalı bir kupayla dönüyor.

Avrupa’ya gitti gidecek denilen Palacio ile defansın temel taşı Paraguaylı Morel Rodríguez (yurttaşı Gamarra’nın varisi olarak gösteriliyor) turnuva boyunca göze çarpan diğer Boca oyuncularıydı. Bu arada Grêmio’nun genç defansif ortasaha oyuncusu Lucas (ki kendisi Brasileirão 2006’nın en parlak oyuncularındandı) maçtan sonra buruk bir biçimde Liverpool yolcusu oldu.

Güney Amerika’nın kulüpler düzeyindeki en önemli turnuvası Arjantinlilerin zaferiyle sonuçlanırken ulusal düzeydeki en önemli turnuva Copa América gelecek hafta başlıyor. Bu sene Venezuela’da düzenlenen turnuvanın favorileri –her zamanki gibi- Brezilya ve Arjantin. Geçen yazımda Copa América’ya çağrılan Brezilya kadrosunu vermiştim, son anda ufak bir değişiklik oldu hemen belirteyim; Zé Roberto turnuvaya katılmak istemediğini açıklayınca (yaş, gençlerin önünü açmak, yorgunluk, güvenlik, cart-curt) yerine Real Madrid’den (geçen sene Arsenal’de kiralık oynayan) Julio Baptista çağrıldı.

2007/06/09

Sıfır Sıfır

Tamam, Brezilya – Türkiye maçının bir gol düellosuna dönüşmesi veya dünya kupası finali tadında heyecan dalgalanmaları yaşatmasını beklemiyordum, ama böylesine tatsız tutsuz bir maç olabileceğini de tahmin etmiyordum. Brezilya’nın yeni yapılanma içinde olduğu, yeni oyuncuların çarka dahil edilmesi gerektiği filan tamam da, maç boyunca pozisyon yaratamamak, rakip kaleye doğru düzgün bir şut bile çekemiyor olmak epey kaygı verici. Zaten maçın yegâne heyecanlı pozisyonu da Brezilyalılara değil, Türklere, daha doğrusu kullandığı serbest vuruş sonucunda barajdan dönen topu saate 120 küsur km hızda rakip direğe nişanlayan Hamit Altıntop’a aitti (kendisi Bayern Münih’e transferini tamamlamış, başarılar dileyelim buradan).

Böylece gözler bu yıl Venezuela’da düzenlenen ve haziran ayının 27’sinde başlayacak olan Copa América 2007’ye çevrildi. Brezilya turnuvanın ilk safhasında sırasıyla Meksika, Şili ve Ekvador ile karşılaşacak. Dunga Amerika kıtasının milli takımlar düzeyindeki bu en önemli turnuvasına götüreceği 22 kişilik kadroyu açıkladı. Şöyle bir göz atalım ve değerlendirelim:

Kaleciler: Hélton (Porto) ve Doni (Roma)
Bekler: Maicon (Internazionale), Daniel Alves (Sevilla), Gilberto (Hertha Berlin) ve Kléber (Santos)
Stoperler: Juan (Bayer Leverkusen), Alex (PSV Eindhoven), Alex Silva (São Paulo) ve Naldo (Werder Bremen)
Ortasaha: Gilberto Silva (Arsenal), Mineiro (Hertha Berlin), Fernando (Bordeaux), Elano (Shaktar Donetsk), Josué (São Paulo), Diego (Werder Bremen), Anderson (Porto) ve Zé Roberto (Santos)
Forvetler: Robinho (Real Madrid), Fred (Lyon), Vágner Love (CSKA Moskova) ve Afonso (Heerenveen)

Son maçlar göz önüne alındığında Dunga’nın en büyük sorununun ortasahada olduğu fark edilebilir. Ronaldinho Gaúcho ve Kaká’nın yokluğunda son maçta denenen Diego, Robinho, Elano üçgeni (eski Santos tayfası yani) pek iyi sonuç vermedi ve hem takım ağır aksak işler hale geldi hem de forvetler top yüzü göremez oldular. Defansta ise Lúcio’nun yokluğuna rağmen Naldo son iki maçta çok başarılıydı. Ama tıpkı son dünya kupasında olduğu gibi oyun kurma ve gol atma sorunları çözülmedikçe Brezilya taraftarları TV başında saç-baş yolmaya devam edecek gibi görünüyor.


Geçtiğimiz hafta kulüpler düzeyinde de heyecanlı karşılaşmalara sahne oldu. Santos taraftarları, önceki hafta Grêmio’ya deplasmanda 2-0 boyun eğen takımlarını Libertadores finaline çıkarmak umuduyla Vila Belmiro’yu ağzına kadar doldurunca (hoş, 20,000 küsurluk stadyumu doldurmak çok da zor değil) oyuncular da olumlu tepki verdiler ve maçı 3-1’e kadar getirdiler. Gollerin ikisi Santos’un 19 yaşındaki umudu Renatinho’dan, üçüncüsüyse Zé Roberto’dan geldi. Fakat Santos dördüncü golü bulamayınca Grêmio deplasman golü avantajıyla Libertadores 2007 finaline yükseldi. Porto Alegre şehrinin savaşçı ekibinin finaldeki rakibi, Kolombiya’dan Cúcuta’yı La Bombonera’da 3-0 ezerek geçen Boca Juniors oldu (goller Riquelme, Palermo ve Battaglia’dan geldi). Böylece kupanın en sıkı müdavimlerinden Arjantinliler, Brezilya’nın en Arjantinvari futbolunu oynayan Grêmio ile zorlu maçlar çıkaracaklar.

Grêmio Santos’u eleyedursun, Fluminense de Brezilya Kupası finalinde yılın ilk önemli başarısını elde etti. Figueirense karşısında oynadığı çift ayaklı finalin ilk maçını 1-1 tamamlayan Rio ekibi ikinci maçı da deplasmanda 1-0 kazanarak Copa Do Brasil 2007’yi müzesine götürdü ve Libertadores 2008’e katılma hakkını elde etti.

2007/06/05

Cengaverler ve Sambacılar

Siz başlığın klişeliği yüzünden fenalık geçirmeden elimi çabuk tutayım ve maçın başlamasına kısa bir süre kala Brezilya cephesinden son gelişmeleri aktarayım. Uzaktan bakınca basit bir dostluk maçı gibi görünse de Türkiye karşılaşması Brezilyalı birçok oyuncu için büyük önem taşıyor; bunun sebebi, Seleção'nun içinde bulunduğu yeni yapılanma sürecinde Dunga'nın gözüne girip önümüzdeki Copa América 2007'de oynayabilmek.

Geçtiğimiz haftalarda Ronaldinho Gaúcho ile Kaká aşırı yorgunluğu bahane ederek Güney Amerika'nın milli takımlar düzeyindeki en önemli futbol turnuvası Copa América'ya katılmayacaklarını açıklamışlardı. İki oyuncunun da oynadıkları kulüplerde beygir gibi koşmalarına rağmen iş milli takıma gelince yelkenleri indirmeleri Brezilya'da çoğu kişi tarafından vefasızlık, hayırsızlık, hatta burnu havadalık olarak değerlendirildi. Dolayısıyla Dunga'nın yarınki maçta hem bu ikiliyi ilk 11'den kesmesi bekleniyor.

Dunga'nın diğer bir isteği de henüz yeterince (veya hiç) milli takım tecrübesi bulunmayan oyuncuları denemek. Böylece Afonso Alves, Alex Silva, Josué, Doni ve Jô gibi oyuncular hocalarının gözüne girmek için ter dökecekler. Dört gözle beklenen diğer bir yenilik de Robinho ile Diego'nun zafer dolu Santos günlerinden sonra ilk kez birlikte oynayacak olmaları. Vila Belmiro'nun harika çocukları Kaká ve Ronaldinho'nun boşluğunu doldurabilecekler mi, göreceğiz.

Brezilyalılar Türkiye'nin 2002 Dünya Kupasında kendilerini zorladığını, özellikle de Hasan Şaş'ı (“Hani şu kel kafalı, tuhaf isimli oyuncu”, şeklinde) hatırlıyorlar. Tabii ne 2002'deki Türk milli takımı şimdikine benziyor, ne de Hasan Şaş. Maçta dikkat edilmesi gereken ilk isim olarak Tuncay gösteriliyor (Real Madrid'e transfer dedikodularıyla hem de). Mehmet Aurelio'nun da Türk milli takım formasıyla doğduğu ülkeye karşı ilk kez oynayacak olmasına ve maçtan önceki törende Brezilya'nın değil, yeni vatanı olarak gördüğü Türkiye'nin milli marşını söyleyecek olmasınaysa hoşgörüyle, hatta sempatiyle bakılıyor.

Bakalım futbol tanrıları uzun bir aradan sonra seyirci desteğini arkasına alarak Bosna Hersek yenilgisini unutturmaya çalışacak Türk cengaverlerine mi gülecek, yoksa “futebol-arte”nin dirilmesini arzulayan Brezilyalılara mı...

2007/06/04

Özetler

Efendiler, efendiler! Sanırım yetiştim, Türkiye – Brezilya maçı öncesi futebras.com’u güncellemeyi başardım. Böylece aylar süren ara sona erdi, internetin Brezilya içerikli (ve kaynaklı) tek Türkçe futbol sitesi yine huzurunuza teşrif etti.

Aylar öncesinden söz verdiğim Brasileirão 2006, yani geçtiğimiz senenin Brezilya ulusal birinci ligi özetini şöyle yapmaya çalışayım. Hem oyuncu hem futbol kalitesi açısından birçok rakibine fark atan São Paulo F.C. beklendiği gibi seneyi şampiyon kapattı. Hatırlarsak São Paulo 2006’da Libertadores’i Internacional’e, eyalet şampiyonluğunu da Santos’a kaptırınca gözünü ulusal şampiyonluğa dikmişti; muradına da erdi ve kulüp tarihinin dördüncü ulusal lig şampiyonluğu kazanılmış oldu. Takımın yıl içinde parlayan isimleri Rogério Ceni, Ilsinho, Souza, Mineiro vb mevkilerinde de ülkedenin en iyi oyuncularıydılar. Şampiyonanın gol kralı yalnızca 17 golle Goiás’tan Souza oldu. Onun arkasından da 14 golle Figueirense’den Schwenk geldi. Ayrıca kıta şampiyonu Internacional, ikinci ligden çıktığı sene müthiş bir performans göstererek ligin tepelerine ulaşan Grêmio ve hem Paulistão-06’yı müzesine götüren hem de Brasileirão-06’yı da son haftalara kadar kovalayan Santos bana göre Brezilya’da yılın en iyi takımlarıydı. Yılın sürpriz takımı mütevazı kadrosuyla ligi 5. sırada tamamlayan Paraná, yılın hayalkırıklığı yaratan takımlarıysa ikinci lige düşmekten son anda kurtulan Corinthians ile Palmeiras’tı.

Brasileirão-06’nın en iyileri bana göre şöyledir:
İlk 11:
Rogério Ceni (São Paulo) – Ilsinho (São Paulo), Fabiano Eller (Internacional), Fabão (São Paulo), Jadílson (Goiás) – Mineiro (São Paulo), Lucas (Grêmio), Zé Roberto (Botafogo), Cícero (Figueirense) – Fernandão (Internacional), Soares (Figueirense) – Teknik direktör: Muricy Ramalho (São Paulo)

Yedekler:
Bruno (Flamengo) - Souza (São Paulo), Gustavo (Paraná), Miranda (São Paulo), Kléber (Santos) – Marcelo Mattos (Corinthians), Josué (São Paulo), Morais (Vasco), Renato (Flamengo) – Obina (Flamengo), Marcos Aurélio (Atlético-PR) – Teknik direktör: Mano Menezes (Grêmio)


Gelelim 2007 São Paulo eyalet ligine, yani Paulistão-07’ye... São Paulo 2007’ye iştahla girerek bu yılki São Paulo eyalet ligine de epey iddialı başlamıştı. Ancak ikinci bitirdiği ligin final safhasında São Caetano’ya 1-1 ve Morumbi’de 1-4’lük skorlar sonucunda elendi (şampiyonluk, ligin ilk 4 takımı arasında pleyof usulü oynanan maçlarla belli oldu). Böylece Paulistão-07, Santos ile São Caetano finaline sahne oldu. São Caetano ilk maçı evinde 2-0 kazansa da ikinci maçta Vila Belmiro’da Santos’a karşı koyamadı ve Santos maçı 2-0 kazanarak bu yılki ilk şampiyonluğunu kucakladı (Santos Paulistão-07’nin lig safhasını 1. bitirdiği için maç penaltılara gitmedi). São Caetano’nun işbilir forveti Somália 13 golle şampiyonanın gol kralı oldu, onu 12’şer golle Ponte Preta’dan Finazzi ve Palmeiras’tan Edmundo takip etti.

Tüm bunlar olup bitedursun, Libertadores’te yarı finallere geldik. Brezilya kıtanın en değerli kupasına bu yıl 6 takımla katılmıştı (São Paulo, Internacional, Grêmio, Santos, Paraná ve Flamengo). Grup maçları, ikinci tur ve çeyrek finallerin ardından bu altı takımdan sadece ikisi kaldı. Grêmio ve Santos; üstüne üstlük bu iki takım yarı finalde eşleştiler ve Grêmio evinde oynadığı ilk maçı 2-0 kazandı. Diğer yarı finalistlerse Kolombiya’nın sürpriz ekibi Cúcuta ile Arjantin’in gediklisi Boca Juniors. Boca ilk maçta deplasmanda Kolombiya kravatını taktı ve 3-1 yenildi; düğüm önümüzdeki günlerde La Bombonera’da çözülecek.

Brezilya’da geçtiğimiz ayların özeti işte böyle. Yarın Türkiye – Brezilya maçı öncesinde son bir güncelleme yapmak umuduyla köşeme çekiliyorum.