2007/06/09

Sıfır Sıfır

Tamam, Brezilya – Türkiye maçının bir gol düellosuna dönüşmesi veya dünya kupası finali tadında heyecan dalgalanmaları yaşatmasını beklemiyordum, ama böylesine tatsız tutsuz bir maç olabileceğini de tahmin etmiyordum. Brezilya’nın yeni yapılanma içinde olduğu, yeni oyuncuların çarka dahil edilmesi gerektiği filan tamam da, maç boyunca pozisyon yaratamamak, rakip kaleye doğru düzgün bir şut bile çekemiyor olmak epey kaygı verici. Zaten maçın yegâne heyecanlı pozisyonu da Brezilyalılara değil, Türklere, daha doğrusu kullandığı serbest vuruş sonucunda barajdan dönen topu saate 120 küsur km hızda rakip direğe nişanlayan Hamit Altıntop’a aitti (kendisi Bayern Münih’e transferini tamamlamış, başarılar dileyelim buradan).

Böylece gözler bu yıl Venezuela’da düzenlenen ve haziran ayının 27’sinde başlayacak olan Copa América 2007’ye çevrildi. Brezilya turnuvanın ilk safhasında sırasıyla Meksika, Şili ve Ekvador ile karşılaşacak. Dunga Amerika kıtasının milli takımlar düzeyindeki bu en önemli turnuvasına götüreceği 22 kişilik kadroyu açıkladı. Şöyle bir göz atalım ve değerlendirelim:

Kaleciler: Hélton (Porto) ve Doni (Roma)
Bekler: Maicon (Internazionale), Daniel Alves (Sevilla), Gilberto (Hertha Berlin) ve Kléber (Santos)
Stoperler: Juan (Bayer Leverkusen), Alex (PSV Eindhoven), Alex Silva (São Paulo) ve Naldo (Werder Bremen)
Ortasaha: Gilberto Silva (Arsenal), Mineiro (Hertha Berlin), Fernando (Bordeaux), Elano (Shaktar Donetsk), Josué (São Paulo), Diego (Werder Bremen), Anderson (Porto) ve Zé Roberto (Santos)
Forvetler: Robinho (Real Madrid), Fred (Lyon), Vágner Love (CSKA Moskova) ve Afonso (Heerenveen)

Son maçlar göz önüne alındığında Dunga’nın en büyük sorununun ortasahada olduğu fark edilebilir. Ronaldinho Gaúcho ve Kaká’nın yokluğunda son maçta denenen Diego, Robinho, Elano üçgeni (eski Santos tayfası yani) pek iyi sonuç vermedi ve hem takım ağır aksak işler hale geldi hem de forvetler top yüzü göremez oldular. Defansta ise Lúcio’nun yokluğuna rağmen Naldo son iki maçta çok başarılıydı. Ama tıpkı son dünya kupasında olduğu gibi oyun kurma ve gol atma sorunları çözülmedikçe Brezilya taraftarları TV başında saç-baş yolmaya devam edecek gibi görünüyor.


Geçtiğimiz hafta kulüpler düzeyinde de heyecanlı karşılaşmalara sahne oldu. Santos taraftarları, önceki hafta Grêmio’ya deplasmanda 2-0 boyun eğen takımlarını Libertadores finaline çıkarmak umuduyla Vila Belmiro’yu ağzına kadar doldurunca (hoş, 20,000 küsurluk stadyumu doldurmak çok da zor değil) oyuncular da olumlu tepki verdiler ve maçı 3-1’e kadar getirdiler. Gollerin ikisi Santos’un 19 yaşındaki umudu Renatinho’dan, üçüncüsüyse Zé Roberto’dan geldi. Fakat Santos dördüncü golü bulamayınca Grêmio deplasman golü avantajıyla Libertadores 2007 finaline yükseldi. Porto Alegre şehrinin savaşçı ekibinin finaldeki rakibi, Kolombiya’dan Cúcuta’yı La Bombonera’da 3-0 ezerek geçen Boca Juniors oldu (goller Riquelme, Palermo ve Battaglia’dan geldi). Böylece kupanın en sıkı müdavimlerinden Arjantinliler, Brezilya’nın en Arjantinvari futbolunu oynayan Grêmio ile zorlu maçlar çıkaracaklar.

Grêmio Santos’u eleyedursun, Fluminense de Brezilya Kupası finalinde yılın ilk önemli başarısını elde etti. Figueirense karşısında oynadığı çift ayaklı finalin ilk maçını 1-1 tamamlayan Rio ekibi ikinci maçı da deplasmanda 1-0 kazanarak Copa Do Brasil 2007’yi müzesine götürdü ve Libertadores 2008’e katılma hakkını elde etti.

Hiç yorum yok: