2006/04/21

Yeşil Beyaz Akar Kanları

Dünkü yazımda Palmeiras’ı ufukta zor günlerin beklediğinden kabaca bahsetmiştim. Bugünse bu konuyu biraz daha deşmek ve benim futbol tarihinde ilk kez karşılaştığım türde bir olaya değinmek istiyorum.

Palmeiras’ın en büyük taraftar grubu Mancha Alviverde dün kulübe (ve basına) gönderdiği açıklamayla Brezilya’nın en büyük kulüplerinden; Rivaldo, Roberto Carlos, Djalminha, César Sampaio, Cafu, Müller ve Vavá gibi efsane isimlerin formasını ıslatmış olduğu Palmeiras’a açıkça meydan okudu. Başta şaka gibi gelebilir, ancak taraftarlar kulübün antrenman sahasında Palmeiras’a karşı taraftarlardan oluşan bir takımın ciddi bir futbol maçı yapmasını istiyor ve maçın sonucuna göre talep edeceklerini listeliyorlar. Mancha Alviverde’nin duyurusundan aynen çeviriyor ve aktarıyorum:

Palmeiras’ın şu anki kadrosuyla Mancha Alviverde üyelerinden oluşan takım arasında yapılacak maçta Palmeiras futbol takımı sahadan galibiyet veya beraberlikle ayrılırsa Mancha Alviverde aşağıdaki koşulları yerine getireceğine söz verir:

1- Oyuncular yuhalanmayacak, oyunculara küfredilmeyecek (takım Parque Antarctica’da 3-0 yenik durumda olsa bile).
2- Lúcio affedilecek.
3- Ateşkes ilan edilecek, oyuncular ve yönetimin üstüne gidilmeyecek.

Mancha üyelerinden oluşan takım maçtan galip ayrılırsa taraftarlar aşağıdaki koşulları talep edecektir:

1- Şu oyuncuların takımdan derhal atılacak: Amaral, Daniel, Douglas, Valdomiro, Leonardo Silva, Lúcio, Alceu, Washington ve Enílton.
2- Tüm tıbbi ekibin görevine son verilecek.
3- Futbol şube sorumlusu Ilton José Da Costa’nın görevine son verilecek.
4- Futbol direktörü Salvador Hugo Palaia kulüpten uzaklaştırılacak.
5- S.E. Palmeiras geleneğine uygun en az üç oyuncu transfer edilecek. Yöneticilerin işini kolaylaştırmak için aşağıdaki listeyi sunuyoruz: Vágner Love, Luís Fabiano, Washington (Atlético-PR forması giymiş olan, gerçek “Washington”), França, Liedson, Elano, Dudu Cearense, Kleberson, Diego ve Léo (eski Santos oyuncuları) ve Serginho (Milan).

Tabii teklif sadece taraftarların politik bir hamlesi, hatta dalga geçmesi olarak görülmeli. Palmeiras’ın böyle bir teklifi kabul etmesi hayal kurmak olur. Yine de taraftarların bu seviyeye gelmesi düşündürücü. Bu arada üstteki Kleberson şu anda Beşiktaş forması giyen futbolcunun ta kendisidir. “Gerçek Washington” ise birkaç yıl önce Fenerbahçe’de forma giymiş ve sağlık sorunları dolayısıyla Brezilya’ya dönüp 2004’te Atlético Paranaense’de 34 gol atarak Campeonato Brasileiro tarihinin bir sezonda en çok gol atan futbolcusu unvanını elde etmiş olan Washington’dur. Kendisi bildiğim kadarıyla sağlık sorunları dolayısıyla futbolu bırakmıştı, ama neyse.

Peki taraftarlar nasıl oldu da böyle kızdılar?

Palmeiras sene başında Campeonato Paulista’ya başlarken her şey toz pembeydi. Takımın başında önceki yıl São Paulo’ya eyalet şampiyonluğu yaşatmış olan yetenekli ve bir o kadar da gıcık teknik direktör Emerson Leão vardı. Leão 2005’te Palmeiras’ın başına geçmiş ve Juninho Paulista’nın da üstün performansıyla ulusal ligin dibindeki yeşilleri güzelce ateşleyerek dördüncü sıraya taşımıştı. Böylece 2006 Libertadores’e katılma hakkı elde edilmiş, takıma yapılacak birkaç transferle sonraki sene kupa üstüne kupa alınır da şampiyonluk susuzluğu giderilir mi diye düşünülmekteydi.

Fakat transfer zamanı geldiğinde durum pek iç açıcı değildi. Ezeli rakipler Corinthians birkaç ay önce kiralık aldıkları Nilmar’ı temelli transfer etme planları yapar, São Paulo kazandığı kucak dolusu kupayı flaş transferlerle parlatırken Palmeiras’ın en büyük transferi katil zanlısı ve istikrarsızlık abidesi 35’lik Edmundo idi. Kalpleri Verdão için atanlar yine de morallerini bozmadılar, kulübe, özellikle de Leão’ya güven tamdı. Nitekim Campeonato Paulista’nın ilk maçında taraftarlar belki de çocukluklarından veya gençliklerinden hatırlatıkları hırçın futbol idolleri Edmundo’yu görmek için Palestra Itália’yı tıklım tıklım doldurmuşlardı. Palmeiras ilk beş maçını kazanmasına rağmen takımın üstünde hep bir “takım hâlâ oturmadı, ama yakında olacak,” havası vardı. Ancak taşlar bir türlü yerine oturmadı ve altıncı maçta São Paulo karşısında alınan 4-2’lik yenilginin ardından galibiyetler önce beraberliklere, sonra da üst üste alınan komik yenilgilere dönüştü.

Paulistão, Santos’un son haftaya dek São Paulo ile çekişmesi ve sonunda da şampiyon çıkmasıyla geçtiğimiz ay sonlanırken Palmeiras ligi üçüncü sırada bitirerek yılın ilk kupa hayallerini yıkmakla kalmıyor, tüm futbolseverleri, özellikle de Verdão taraftarlarını isyan ettirecek kadar kötü bir futbol oynuyordu.

Campeonato Paulista’nın özellikle son haftalarında oynanan kötü futbol sonrasında taraftarlar ufak da olsa bir umut, en azından kulüpte bir şeylerin değişeceğine dair bir işaret bekliyorlardı. Kulüp yönetimiyse tesislerin yenilenmesi dışında hiçbir iş yapmadı, hem Leão’nun hem de taraftarların transfer isteklerine kulaklarını tıkadı ve son olarak da Palmeiras’ın ulusal ligdeki maçlarının bir bölümünün Parque Antarctica yerine SP eyaletinin taşrasındaki şehirlerde oynama planları yapmaya başladı. Bunun üstüne oyuncular maçlarda sürekli yuhalanmaya ve küfür yemeye başladılar; kötü maçlar çıkaran sol bek Lúcio ölüm tehditleri aldığını söylerek maçlara çıkmayı reddetti; Brasileirão 06’nın ilk maçında Ponte Preta’ya 3-2 boyun eğerken Parque Antarctica’ya yalnızca 2000 küsur kişi gitti, onlar da stadı kısa sürede, bayraklarını ters çevirerek terk ettiler. Birkaç gün önce Palmeiras futbol direktörü Salvador Hugo Palaia’nın Mancha Alviverde’ye tribün desteği karşılığında para teklif etmesi de olaylara tuz biber ekti.

Buraya kadarki olaylar her kulübün atlatabileceği şanssız bir dönem olarak görülebilir. Fakat Mancha Alviverde bu meydan okumayla sabırların fazlasıyla taşmış olduğunu belli etti.

Taraftarlar 2002 yılında Palmeiras küme düştüğünde bile böyle uç bir tepki göstermemişler ve ertesi sene tüm maçlarda Palestra Itália’yı ağzına kadar doldurarak takımın ertesi sene birinci lige dönmesinde pay sahibi olmuşlardı. Belki bu açıklamanın ardından yönetim biraz silkinir ve bir şeyler değişir. Hiçbir kulüp bu kadar düşmesin, futbolla ilgisi olan hiçbir yönetici, oyuncu veya taraftar bu noktalara gelmesin, hayat bayram olsun.

Hiç yorum yok: