2006/04/15

Dünyanın En Dengeli Şampiyonası

Geçtiğimiz Pazar günü sona eren eyalet liglerinin ardından Brezilya ulusal birinci ligi –namı diğer Campeonato Brasileiro, Série A veya Brasileirão- bugün (15 Nisan Cumartesi) saat 18:10’da oynanacak maçlarla başlıyor.

Brezilyalılar liglerine Dünyanın En Önemli Şampiyonası, Dünyanın En İyi Futbolcularının Yetiştiği Şampiyona veya Dünyanın En Kral Ligi gibi sıfatlar takmak yerine, Dünyanın En Dengeli Şampiyonası demeyi tercih ediyorlar. Niye böyle diyorlar acaba?

Dünyanın en önemli ulusal ligleri sayılabilecek üç şampiyona, yani maçların ölümüne oynandığı, fiziksel mücadelesi bol İngiliz ligi; teknik futbollarıyla öne çıkan yıldızların hünerlerini tüm dünyaya gösterebildikleri İspanyol ligi veya oynanan sıkıcılar sıkıcısı futbolun yabancı oyuncular sayesinde biraz olsun örtülebildiği İtalyan ligi için dengeli demek pek doğru olmaz. Örneğin İngiltere’de West Bromwich Albion gibi küçük sayılabilecek takımlar asla şampiyonluk favorileri arasında gösterilmez, “Geldikleri gibi giderler,” nidaları eşliğinde asansör muamelesi görürler. İtalya’da kimse Empoli’nin Juventus, Internazionale gibi rakiplerle başa baş gitmesini beklemez. İspanya’da Real Madrid, Barcelona gibi takımların küme düşeceklerini söylesek odunla kovalanırız. Çünkü bu ligler onlarca yıldır böyle süregelmişlerdir ve çok nadir birkaç istisna dışında böyle devam ederler. Küçük takımların arada bir büyük takımlar karşısında aldıkları, uzun vadede kimse için pek bir fark yaratmayan galibiyetleri istisnadan filan saymıyor, “Futboldur, futbol,” diyip geçiyorum tabii.

Buradaki denge kavramı her takımın aynı kalitede teknik kadrolara, oyunculara, tesislere veya maddi imkanlara sahip olmasında değil; gücü, taraftar kitlesi, tarihi ne olursa olsun şampiyonluk veya kümeden düşme için her takımın eşit şansa sahip olmasında yatıyor.

Ülkenin en çok taraftara sahip olduğu söylenen takımı Flamengo’nun geçen yıl küme düşmekten son anda kurtulması, Goiás gibi nispeten küçük bir takımın ligi üçüncü sırada tamamlaması, 2002 ve 2004 şampiyonu Santos’un geçen şampiyonada Robinho ayrıldıktan sonra sürüm sürüm sürünmesi, koca Palmeiras’ın birkaç sene önce küme düşmesi hep aynı tezi güçlendiren örnekler.

İşte Brasileirão bu sebeplerden dolayı rahatlıkla dünyanın en dengeli ligi olarak tanımlanabilir. Yirmi takımdan oluşan ligi ilk dörtte bitirenler Libertadores’e, arkayı dörtleyen abilerse alt kümeye giderler. Arada kalan on iki takımın ilk yedisi Copa Sul Americana’ya katılır, son beşiyse ya kıta kupalarına katılamadığı için kına yakar ya da küme düşmediği için bayram eder.

Bu noktada yirmi takımdan oluşan lige göz atalım. Şampiyonaya katılan yirmi takım aklıma geldiği sırayla şu şekilde listelenebilirler: Flamengo, Fluminense, Vasco Da Gama, Botafogo, Santos, São Paulo, Palmeiras, Corinthians, São Caetano, Ponte Preta, Goiás, Internacional, Grêmio, Juventude, Figueirense, Atlético Paranaenese, Paraná, Fortaleza, Santa Cruz ve Cruzeiro.

Medyada çıkan Brasileirão 06 sonu tahminleri de ligin dengesini doğrular nitelikte. Geçen gün Lance! adlı şahane spor gazetesinde birkaç yazar ilk ve son dört tahminlerini açıkladılar. İşin ilginci, kimi yazarların ilk dörde koydukları takımların başka yazarların son dördünde yer almasıydı.

Türkiye’de Fenerbahçe’nin düşme hattında cengaverce mücadele etmesi, İngiltere’de Manchester United’ın ilk üçü zorlamaması, İtalya’da Juventus’un ligi orta sıralarda bitirmesi mümkün mü? “Futbolda her şey mümkün,” denir. Bense bu kanıya, “Günümüz endüstriyel futbolunda her şey o kadar da mümkün değil,” diye karşı çıkmak istiyorum. Brezilya dünyadaki endüstriyel futbol düzenine oyuncu bazında müthiş katkılar yapan bir ülke olsa da endüstriyel futbolun ülkenin kendi şampiyonalarında pek etkili olmadığı söylenebilir.

Brezilyalı futbolcuların yalnızca takımlarını başarıya taşımak için değil, aynı zamanda daha fazla para kazanabilmek için yabancı kulüplerin dikkatini çekerek yurtdışında oynamak istemeleri hem oyuncular hem takımlar arasındaki mücadeleyi ateşliyor. Böylece maçlar kıran kırana geçiyor, zaten yuvarlak bir oyun olan futbolda favori kavramı büyük ölçüde ortadan kalmış oluyor. Ayrıca Haziran’da başlayacak olan 2006 Dünya Kupası dolayısıyla birçok oyuncu Parreira’nın gözüne girmek için her zamankinden fazla gayret gösterecekler.

Yeri gelmişken Brezilya futbolunun yapısından da biraz söz etmek lazım. Brezilya liglerinde her zaman genç yetenekler ve yurtdışından dönmüş yaşlı futbolcular büyük yer tutarlar. Özellikle liglerin başlangıç dönemlerinde birçok yabancı gözlemci maçları izleyerek genç yetenekleri tespit etmeye çalışırlar, çünkü yeterince erken ve hızlı davrandıkları takdirde genç oyuncuları fiyatları çok yükselmeden ve başka kulüplerle çekişmeden alabilirler. Zaten bu durumdan dolayı birçok genç oyuncu da takımlarının başarısından önce kendi yıldızlarının parlamasını düşünürler. Dolayısıyla yurtdışında oynamış Brezilyalı futbolcuların emeklilikleri yakınken Brezilya’ya dönerek gönül verdikleri takımlarla şampiyonluk yaşamak istemeleri adeta bir gelenek halini almıştır.

Lafı fazla uzatmayayım. Brasileirão 06’nın ilk iki maçı, Juventude Paraná ve Vasco – Internacional arasında, kalan maçlarsa Pazar günü oynanacak. Hadi çocuklar, futbol neymiş görelim, gözümüz gönlümüz şenlensin!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Libertadores finalisti Fluminensenin su anki durumu, önceki sezon çift hanelerde puan farkıyla sampiyon olan corinthians paulista sc.'nin sonraki sezon küme düşmesi bunları kanıtlar nitelikte