2006/04/21

Büyük Usta Telê Santana

21 Nisan Brezilya’da Tiradentes günü; yani Brezilya’nın Avrupa sömürgeciliğinden kurtuluşunun simgelerinden, mesleği dişçilikten dolayı “Tiradentes” (Dişçeken) lakabını almış Joaquim José Da Silva Xavier’in Rio’da korkunç bir biçimde idam edilerek öldüğü gün.

Brezilya futbolunun en önemli ve sevilen isimlerinden, bu güzel ülkenin futbolunun tıpkı insanları gibi güzel olmasında büyük katkısı bulunan Telê Santana da tıpkı Tiradentes gibi 21 Nisan 2006’da hayata gözlerini yumdu.

26 Ocak 1931’de Belo Horizonte’de dünyaya gelen Telê Santana Da Silva futbolculuk döneminde Fluminense’nin sağ kanat oyuncusu ve kaptanı olarak parlamıştı. Futbolu bıraktıktan sonra 1967 yılında Fluminense altyapısının, ‘69’daysa profesyonel takımın başına geçmişti. Çalıştırdığı takımların hemen hepsinde onlarca kupa kaldıran Telê Santana en büyük başarılarını Atlético Mineiro ve São Paulo kulüplerinde yaşamıştı. Atlético Mineiro’ya ’70’te Minas Gerais, ’71’deyse kulüp tarihinde ilk kez Brasileirão şampiyonluğu yaşatmıştı. São Paulo başında ’90’larda geçirdiği 6 yıl boyunca takıma bir Brasileirão, iki Paulistão, iki Libertadores, Barcelona ve AC Milan’a karşı iki Kıtalararası Kupa, bir Supercopa Sulamericana, iki Recopa Sulamericana, bir CONMEBOL kupası kazandırmıştı.

Hayatı boyunca göze hoş gelen, kazanmaya, bol gol atmaya yönelik bir futbol anlayışını savunan Telê Santana, 1982 İspanya ve 1986 Meksika Dünya Kupalarında Brezilya milli takımının başındaydı. Seleção iki kupayı da alamamıştı. Fakat Zico, Careca, Sócrates, Falcão gibi oyunculardan kurulu takımlar oynadıkları estetik ve olumlu futbolla kupayı kazanan Brezilya takımlarını bile gölgede bırakmışlar, halen bir efsane edasıyla anılan maçlara, gollere, çalımlara konu olmuşlardı.

Müthiş antrenörlük kariyerinin dışında Fluminense formasıyla çıktığı 556 maçta rakip ağları 165 kez havalandıran Telê Santana kulüp formasını en çok giyen ve en çok gol atan futbolcular arasında.

Telê Santana’yı 1996 senesinde futboldan, son olaraksa hayattan koparan sağlık sorunlarından hiç bahsetmek istemiyorum, çünkü Büyük Usta bunlarla değil; futbol dehasıyla, başarılarıyla ve en çok da insana umut veren gülümsemesiyle hatırlanmayı hak ediyor.

Hiç yorum yok: