2006/05/05

Utanç Gecesi

Corinthians ve River Plate bu gece (4 Mayıs 2006) Libertadores’te çeyrek finale kalacak ekibi belirlemek için São Paulo’nun Pacaembu stadyumunda karşı karşıya geldiler. Geçen hafta Buenos Aires’te oynanan ilk ayağı River Plate 3-2 kazanmış, maçtaki hakem hataları epeyce tartışılmıştı. Bugünkü maçtan sonraysa tartışılacak konuların hakemden çok daha öte olduğu anlaşıldı.

Öncelikle VIP tribününün en klas yerinden maçı izleyen kafalara bir bakalım: Porto’nun başında kazandığı ünü Chelsea’de perçinlese de seveni pek fazla olmayan José Mourinho. Hemen arkasında Boris Yeltsin ile sıkı bağları sayesinde milyarlarını katlamış, Putin’e kafa tutunca ipi çekilmiş, Roman Abramovich’in dostu, yolsuzlar şahı, Rusya yasaklı, İngiltere izinli Rus işadamı Boris Berezovski. Ön çaprazında MSI (Media Sports Investment) adlı şirketiyle 2004 yılında Corinthians ile epey şüpheli ve 10 yıl süreli bir ortaklık anlaşması imzalayan, İran asıllı, İngiliz pasaportlu, Timão futbolcularının en bir kankası genç işadamı Kia Joorabchian.

Mourinho’nun Corinthians’ı izleme nedeninin, dünya kupasının ardından Chelsea’ye gideceği söylenen Carlos Tevez’i, hatta belki de Nilmar'ı değerlendirmek olduğu söyleniyor. Boris Berezovski’nin Brezilya’da astronomik ihalelere girmeye çalıştığı dedikoduları son günlerde buradaki basınını epey meşgul ediyor. Kia Joorabchian ise halkın takımı ya da başka bir deyişle acıların takımı Corinthians’ı satın aldığından, ay pardon, Corinthians’a ortak olduğundan beri zaten Brezilya’da pek hoş görülen bir isim değil. Uzun lafın kısası, VIP tribününde birlikte oturan bu üçlü çeneleri çok yordu, yormaya da devam edecek.

Gecenin utanç gecesi olmasıysa sadece tribündeki yolsuzluk VIPlerinden değil, sahadaki takımdan ve stadı tıklım tıklım dolduran taraftarlardan kaynaklanıyor.

Corinthians ilk maçı 3-2 kaybetse herkes turun burada rahatça geleceğine inanıyordu. Forvette Nilmar ile Boca’nın gururu Carlitos varken gol atmaktan kolay ne vardı ki? Fakat işler pek beklendiği gibi gelişmedi. Nilmar ilk yarının sonlarına doğru Ricardinho’nun verdiği pası ters bir kafa vuruşuyla doksana gönderse de Timão ikinci yarı sapır sapır döküldü. Marcelo Gallardo’nun akıllı oyun kuruculuğu ve oyuna sonradan dahil olan yeni oğlan Gonzalo Higuaín’in attığı iki gol sayesinde River Plate deplasmanda 3-1 öne geçti.

Ne olduysa Higuaín ikinci golünü attıktan sonra oldu. İkinci yarının 36. dakikasında topu ağlara yollayan Higuaín daha sevinmesini bile doğru düzgün bitiremeden ortalık karıştı. Sahayı terk etmekte olan taraftarlardan bir bölümü tellere tırmanmaya başladılar. Tellerin diğer yanındaki bir avuç polis coplarını kullanarak taraftarları engellemeye çalışsalar da stadyum çıkışı diğer bir grup taraftar tarafından kapatıldı ve büyük bir karmaşa başladı. Teller yıkıldı, polisler, taraftarlar birbirlerine girdiler, etrafta gaz bombaları uçuştu.

Hakem neyse ki öngörülü davranıp daha ilk kıpırtılarda takımlara sahayı terk ettirdi de futbolculara bir şey olmadı. Yıkılan tellerden veya sahanın başka yerlerinden sahaya dalan taraftarlar River Plate soyunma odasına dalmaya çalışsalar da engellendiler. Neticede maç 30 küsuruncu dakikada sona erdi. Bu kadar olayın üstüne neyse ki ölüm kalım olmadığı söyleniyor.

Peki futbol adına ne oldu... Hem Corinthians oynadığı kepaze futbolla Libertadores dışında kalıp rezil oldu, hem de yıkılan tellerin biraz arkasındaki tribünde yazılı “Paz No Futebol” yani “Futbolda Barış” mesajı yalan oldu.

Turnuvanın ve Brezilya’nın diğer maçlarına gelince; dün gece São Paulomuzun nezih orta sınıf semti Morumbi’de oynanan tartışmalı karşılaşmada São Paulo, Palmeiras’ı 2-1 yendi. Maça damgasını vuransa futboldan ziyade hakem Wilson De Souza Mendonça idi. Brasileirão’nun son haftasında yönettiği Vasco – Fluminense maçından önce bir oyuncunun yüzünde maskeyle maça başlamasını kabul etmeyip (birine çarpar, sakatlık çıkarır gerekçesiyle) üstüne bir de rezalet bir yönetim gösterince üç maç ceza almıştı. Fakat Brezilya’daki kötü performansı kıtasal karşılaşmalardan men edilmesini gerektirmeyince dün de Libertadores’i katletme şansı buldu.

Parque Antarctica’da oynanan ilk maç 1-1 sonuçlanmıştı. Bu defaysa Palmeiras savaşçı forvet Aloísio’nun golü ve Edmundo’nun penaltısıyla 1-1 berabere giden maçta São Paulo’dan Leandro kırmızı kartla oyun dışında kalıp Palmeiras atakları kendini göstermeye tam başladığı sırada orta sahada Verdão oyuncuları arasında paslaşılan bir top hakeme çarparak Tricolor takımına geçti ve gelişen kontratakta São Paulo bir penaltı kazandı. Rogério Ceni’nin penaltı vuruşuyla (ki bu da hakem kararıyla tekrarlandı) geçen senenin Libertadores şampiyonu Tricolor sahadan 2-1 galip ayrıldı. Maç süresince meydana gelen itişme, kakışma ve tartışmalardan dolayı yaklaşık 15 küsur dakikalık bir uzatma oynanması gerekmesine rağmen hakem –yine- ipleri eline alarak 4 dakikalık uzatma oynattı. Bitiş düdüğünden sonra yanına gidip şikayet –ve küfür- eden iki Palmeiras oyuncusunaysa kırmızı kart gösterdi. Nasıl ama?

Bu kadar utanç yeter, biraz da haber servisi havasına girelim. Dün oynanan Brezilya Kupası çeyrek final maçlarında Fluminense Cruzeiro’yu 1-0 ile (ilk maç 3-2), Ipatinga Santos’u 1-1 biterek penaltılara kalan maçta 5-3 ile (ilk maç 1-1), Flamengo Atlético Mineiro’yu 0-0 ile (ilk maç 4-1) geçti. Bugünkü Vasco – Volta Redonda maçıysa 2-1 Vasco üstünlüğüyle (ilk maç 0-0) bitti. Buna göre yarı finalde Flamengo – Ipatinga ve Vasco – Fluminense eşleşmeleri gerçekleşti.

Geçen haftaki Brasileirão özetine giremeyecek kadar üşengeç olduğum için kısaca Palmeiras’ın halen beraberlik bile kurtaramadan 6 maç üst üste yenilgi aldığını, üç haftası geride kalan ligin tepesinde sağlam ve sıkıcı futboluyla Santos, sağlam ve güzel futboluyla Fluminense ve güneyin güçlü ekibi Internacional’ın bulunduğunu, Corinthians’ın Ponte Preta’dan 3 tane, Grêmio’nunsa Paraná’dan 5 tane yediğini söylemekle yetineceğim.

Hiç yorum yok: