2006/05/28

Brezilya Usulü Dehşet

(foto: Paulo Whitaker/Reuters)

Seleção hazırlık kampında kaos! Takım birbirine girdi! Kıskançlıkların sonu gelmeyince ortam kızıştı! Oyuncular çareyi arkadaşlarını boğazlamakta buldular! Robinho’nun boğazını sıkarak Real Madridli oyuncuyu kupa dışı bırakan Kaká, “Pişman değilim, sırıtmamdan belli zaten, şoparlık etmeseydi! Sevimsiz şey!” yorumunda bulundu!

Şaka şaka (hah hah)... 2006 Dünya Kupası hazırlıklarına İsviçre’nin huzurlu köşelerinden Weggis’te tam gaz devam eden dünyanın en güzel futbol olayı, halkın gururu Brezilya milli takımı üstte gevelediğim anlaşmazlıklardan çok uzak. Ama elbette konu Brezilya olunca eğlence de gırla. Tarihinde pek bir önemli eğlence, olay, tutuklama, hırsızlık bulunmayan Weggis, mekândaki Brezilyalı yoğunluğu nedeniyle Brezilya havasını da ciğerlerinde hissediyor.

Dünkü antrenman sırasında sahaya dalan Sheila Soares adlı, on senedir İsviçre’de yaşayan bir Brezilyalı kadın bir jimnastik minderinin üstünde egzersiz yapmakta olan Ronaldinho Gaúcho’ya yumulup yıldızı öpücüklere boğunca Parreira’nın tepesini attırdı. Yaka paça kasabanın karakoluna götürülen Sheila yerel bir ün kazanadursun, Parreira antrenmanlar sakin ve güvenli biçimde geçmediği takdirde kampı başka bir yere taşımak istediğini belirtti. Bu arada dün sahaya dalan tek kişi Sheila değildi; iki Arnavut ve bir Türk de Brezilyalı futbolcuları yakından incelemek için çimlere ayak bastılar, ama fazla ilerleyemeden durduruldular.

Laptopları, fotoğraf makineleri çalınan gazeteciler ve soyulan bir Nike malzeme kamyonu da tarihinde suç vakası sayılı olan Weggis’in üçüncü dünya (daha doğrusu modern yaşamla) tanışmasını sağladı.

Ama kuralsızlığın, suçların karamsarlığına kapılmamak lazım. Weggis bir yandan da tarihinin en bereketli dönemini yaşıyor. Balık istifi dolu oteller, hayat bulan yerel ticaret, bardak bardak içilen caipirinhalar, Brezilya usulü yemeklerin piştiği çadırlarda satılan lezzet bombaları...

Kamp geyikleri böyle işte. Tabii biraz da takımdan ve kupadan bahsetmek lazım. Burada hem basının, hem de bireylerin kupadaki tek korkuları Brezilya’nın kesin favori gösterilmesi. Böylesine büyük bir özgüven yüklemesinin takımda 1982’de İtalya’ya elenen Sócrates’li, Zico’lu, Falcão’lu altın kadro gibi bir hayalkırıklığı yaratmasından korkuluyor. Favori gösterilme korkusu denince akla gelen en büyük kabussa 1950 finali. Hemen hatırlayalım: Brezilya’da düzenlenen 1950 Dünya Kupasının mutlak favorisi Brezilya kupayı kazanacağına öylesine emindi ki adeta Uruguay karşısında oynanan final maçına çıkmaya tenezzül etmeyecek noktaya gelmişti. Sonra ne oldu? Brezilya maçı Maracanã’daki yüzbinlerce seyirci önünde 2-1 kaybetti. Kara tenli kaleci Barbosa günah keçisi ilan edildi ve bu yenilgi takımın tarihinde aldığı en acı yenilgilerden biri olarak kaldı. Öyle acı ki halen hakkında tartışmalar yapılıyor, kitaplar yazılıyor. Uzun lafın kısası, buralarda herkes takımın tarihteki en güçlü ekiplerden biri olduğuna inansa da mutlak favori gösterilmek korku yaratıyor.

1950 finalinden bahsetmişken aklıma gelen başka bir ilginç ayrıntı da milli takım kalesi hakkında. ’50’deki kupanın kaybedilmesiyle ülkenin en sevilmeyen ismi haline gelen Barbosa’dan beri hiçbir dünya kupasında Brezilya milli takımının kalesini bir zenci kalecinin korumadığını biliyor muydunuz? (Ben bilmiyordum, dün fark ettim.) Haliyle kalede –pek kapkara zenci sayılamasa da- sütlü çikolata renkli Dida’nın bulunması yüzünden Brezilya’nın ya bu tabuyu yıkacağı ya da büyüye boyun eğeceği söyleniyor.

Kupa mupa derken ulusal mücadelelerden de pek haber vermez oldum. Şöyle kabaca bir özet geçeyim.

Palmeiras’ın başına Tite, Corinthians’ın başınaysa Geninho geldi. Palmeiras yenilgilere aynen devam ediyor, taraftarlar epey huzursuz. Tevez, Ricardinho ve Mascherano’yu milli takım kamplarına gönderen Corinthians ise forvette sağlam bir ikili oluşturan Rafael Moura ve Nilmar sayesinde nispeten daha istikrarlı. Ayrıca takımın en büyük idollerinden 34’lük Marcelinho Carioca da taraftarı sevindirmek için takıma döndürüldü, ama henüz bir patlama yapmadı.

São Paulo takımın en önemli isimlerinden, frikiklerin ustası, kalenin duvarı Rogério Ceni’yi kupaya göndermiş olsa da takımın sağlam işleyişi ve Betis’ten kiralık Ricardo Oliveira’nın yükselen formu sayesinde yüksekten uçuyor.

Brezilya Kupasında final Rio takımları Vasco Da Gama ile Flamengo arasında oynanacak. Vasco finale gelmeden Fluminense’yi, Flamengo ise Ipatinga’yı elemişti. Bu arada Flamengo kupa finali öncesinde Real Madrid, Bordeaux ve Zaragoza eskisi kült isim Sávio’yu yuvaya döndürdü.

Kulüpler Dünya Kupasına kadar olan iki haftalık sürede neredeyse 3-4 günde bir maç yapacaklar. Dolayısıyla bu kısa dönem birçok takımın Brasileirão’daki kaderlerini belirleyebilir, sürprizlere ve bol harekete sahne olabilir. Gözlerimiz açık, kulaklarımız tetikte. Gelsin goller, şenlensin yüzler.

Hiç yorum yok: