2007/07/01

Gözden Irak, Gönülden Irak


Seleção, B hatta C kalitesindeki takımla gittiği Copa América 2007’nin ilk maçında Meksika’ya 2-0 mağlup oldu. Alışılmış, yıldızı bol kadrosundan oldukça uzak olan Brezilya’nın ilk maçında, Robinho ve Ânderson gibi oyuncuların dışında kimse sahada varlık gösteremedi. Peki şampiyonlar şampiyonu, herkesin sevgilisi Brezilya nasıl oldu da böylesine vasat bir takıma dönüştü? Büyük yazar Nelson Rodrigues’in “kramponlu vatanı” (portekizcesi “pátria em chuteiras”) nasıl oldu da böylesine yavanlaştı?

Çöküşün sebepleri arasında 2006 Dünya Kupası öncesi ve sonrasında olan olaylar gösterilebilir. Formda olmamalarına rağmen sadece isimleri dolayısıyla oynayan oyuncular, aşırı şov beklentisi, konsantrasyon eksikliği, teknik heyet hataları ve anlaşılması güç bir hevessizlik kupadaki başarısızlığı tam olarak açıklamıyor olsa da kupa sonrasında Parreira’nın yerine Dunga getirilmiş, 2010 Dünya Kupası düşünülerek kadroda gençleştirilmeye gidilmesi istenmişti. Dunga da Brezilya futbol konfederasyonu CBF’in istekleri doğrultusunda milli takıma yeni oyuncular buldu; Ukrayna, Rusya, Hollanda gibi “uzak” liglerden Brezilyalı oyuncular takıma dahil edildi, madalyon isimler nispeten elendi, fakat Brezilya’nın Brezilya’ya uzaklığı aşılamadı…

Brezilya milli takımı, 2002’nin Ağustos ayından beri Brezilya sınırları içinde sadece bir (sayıyla 1) maç yaptı, o da 2005 yılında Romário’nun milli formaya vedası dolayısıyla Guatemala karşısında oynanan bir maçtı ve kadroya yalnızca Brezilya’da forma giyen oyuncular çağrılmıştı. Özetle, Seleção’nun yaklaşık 5 yıldır yaptığı 30 adet dostluk maçının tamamı (Guatemala hariç) Brezilya dışında gerçekleşti.

Seleção’nun bu Harlem Globetrottersvari görüntüsünün mimarlarından biri de CBF ile yaptığı anlaşma dolayısıyla son iki yıldır milli takımın organizatörlüğünü yapan Kentaro Group adlı şirket. Merkezi İsviçre’de bulunan ve Suudi yatırımcılar tarafından kurulmuş olan Kentaro sadece Brezilya’nın değil, Arjantin, İrlanda, Norveç ve İsveç milli takımlarının da organizatörü konumunda. Ayırca UEFA ile sıkı ilişkileri bulunuyor ve Euro 2008 ile 2010 Dünya Kupası Avrupa ve Güney Amerika elemelerinin haklarına sahip, yani yayın hakları, dostluk maçları vesaire ile ilgili işleri yürütmekte. Brezilya’nın 2006 Dünya Kupası öncesinde İsviçre’nin Weggis kentinde karnaval havasında kamp yapması ve bu süre boyunca yaptığı 14 antrenman için 80,000 adet bilet satarak 12 milyon dolar kaldırmasından sorumlu olan isim de Kentaro idi. Kupa sonrasında oyuncuların büyük kısmının, “Kamp aşırı cafcaflıydı, konsantre olamadık, kupa havasına giremedik,” açıklamaları kafalardaki (ve yazmakta olduğum metindeki) soru işaretlerini de çoğaltıyor. Başka bir deyişle cepler doldu, kupa yalan oldu.

Çok yakın geçmişte İngiltere’de (yeni Wembley’nin açılışında) Arjantin ile Brezilya arasında oynanan dostluk maçını hatırlayan var mı? Dünyanın en kudretli takımları arasında gösterilen bu iki Güney Amerika takımının Londra’da dostluk maçı yapma seviyesine gelmiş olması nasıl açıklanabilir? Demek ki Harlem Globetrotters olma yolunda ilerleyen tek ülke Brezilya değil, ne yazık ki Arjantinli kardeşler de düzenin bir parçası olmuş haldeler…

Futbol devinin çöküş dönemine girmesinin diğer bir sebebi de para (para ve para). Eskiden (çok da eskiden değil yahu, 90’lar öncesinde) sarı-mavili formayı sırtına geçirmek büyük onur, gurur, prestij falan filan sebebiyken günümüzde Seleção forması futbolcuların Avrupa’nın cebi kabarık (ve de cebi kabartan) liglerine gitmek için bir kapıya dönüşmüş durumda. Muhtemelen hayatının hiçbir döneminde milli takım seviyesinde futbol oynamış olmayan Flamengolu Jônatas’ın milli takıma çağrıldıktan hemen sonra Espanyol’un yolunu tutması; “Ah, şahane bir yetenek geliyor, ama biraz daha pişse iyi olur,” denen Cruzeirolu Wágner’in sarı-mavili formayı uzaktan gördüğü anda Suudi Arabistan takımlarıyla görüşmeye başlaması; Brezilya’dan Avrupa’nın ikinci ve üçüncü sınıf liglerine giden Elano (Shaktar), Vágner Love (CSKA), Afonso Alves (Heerenveen), Fernando (Bordeaux) gibi oyuncuların milli takımda görünür görünmez Avrupa’nın büyük isimleriyle birlikte anılır olmaları yumurta-tavuk klişesini akıllara getiriyor. Yani bu oyuncular göz önünde olmamalarına rağmen cidden müthiş performanslar gösterdikleri için mi Seleção’ya çağrılıyorlar yoksa Seleção’ya çağrıldıkları için fazlaca mı değerleniyorlar? Brezilya’nın son maçlarına bakılırsa ikinci şık daha olası.

Hiç yorum yok: