2006/09/12

Zico'nun Evlatları

Haber ajansları şaklabanlık etmeseler dünya ne sıkıcı bir yer olurdu kim bilir... Son saçmalık bombası dün DHA’dan, yani Doğan Haber Ajansından geldi (ben de www.fenerbahce.com ’da okudum).

“Thiago’nun hayali Fenerbahçe” başlıklı yazıda, “Flamengo’nun ünlü forvet oyuncusu Thiago Coimbre’nin” Fenerbahçe’yi Barcelona, Real Madrid, Milan seviyesinde gördüğü, orada forma giymenin Avrupa’nın büyük kulüplerinde oynamaya benzediğini düşündüğü belirtilmiş. Efendim, aklımızı başımıza toplayalım da bakalım, kimmiş bu Thiago Coimbra (hayır, ismi DHA’nın belirttiği gibi Coimbre değil, Coimbra): Thiago Coimbra, Brezilyalı eski futbolcu ve Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü anlı şanlı Zico’nun (yani Arthur Antunes Coimbra’nın) 23 yaşındaki küçük oğludur ve forvet değil ortasaha oyuncusudur. Sene başında Flamengo ile sözleşme imzalamış ancak bırakın “Flamengo’nun ünlü forvet oyuncusu” olmayı, şimdiye kadar takımın bir maçında son dakikalarda oyuna girmekten öteye gidememiştir.

Peki bu haber nereden böyle uydurulmuştur, ne alakadır? Olay şudur: Flamengo’da bir türlü kendini gösterme şansı bulamayan Thiago, teknik direktör Ney Franco tarafından veto edilmiş ve kendi durumundaki birkaç futbolcuyla birlikte takımdan ayrı antrenman yapmaya başlamıştır. Bunun üstüne babası Zico, Flamengo’nun yöneticileriyle ufak çaplı bir söz dalaşına girmiş, kulübün yöneticiler tarafından değil, menajerler ve işadamları tarafından yönetildiğini, kendi oğlu Thiago’nun da menajer torpilli olmadığı için takım dışında bırakıldığını söylemiştir. Thiago da, “Babam haklıdır valla,” demiş, gazeteciler babasının çalıştığı Fenerbahçe’ye gidip gitmeyeceğini sorunca da, “Giderim, ama babam oraya daha yeni gitti, sistemi oturtması, benim de kendimi göstermem lazım,” benzeri şeyler söylemiştir (sonrasında Flamengo başkanı Kleber Leite de Zico’ya ters bir cevap vermiş, Zico da geçen gün resmi sitesinde noktayı güzelce koymuştur, bu satırların yazarı metni çevirmeye üşendiğinden çok ilgilenenler www.ziconarede.com adresinde okuyabilirler).

Yani neymiş, işkembeden sallamanın da bir sınırı varmış; yok ünlü forvet Thiago, yok Barcelona bilmem ne, yok daha neler...

Neyse efendim, madem Zico diye başladım, öyle devam edeyim. Ailecek hastası olduğumuz, kişiliğine, modern düşünce yapısına ve açıksözlülüğüne bayıldığımız Zico (sitesi biraz gezilince anlaşılabilir), Fenerbahçe’nin 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde sezon başında takımın başına getirildi. Zico, Seleção ’98 Dünya Kupasında Fransa karşısında kupayı kaybederken teknik direktörü Zagalo’nun yardımcılığını yapıyordu. Son dünya kupasında (ve birkaç sene öncesinde) Japonya’nın başında olan Zico burada da birkaç kupa kazanmıştı. Nitekim Fenerbahçe’ye geldiğinde de kulüp tarafından sunulan “hoca özgeçmişi” bir teknik direktörünkinden çok yıldız bir futbolcununkini andırıyordu. Aman yanlış anlaşılmasın, Zico’nun gerçekten çok etkileyici bir futbolculuk kariyeri var ve Brezilya’nın efsane oyuncuları arasında. Japonya’nın başındayken en önemli sorunu gol atacak adam bulamamasıydı. Fenerbahçe’deyse elinde oldukça golcü isimler var ve Zico evlatlarına hücum futbolu oynatmayı seviyor. Teknik direktörler konusunda sabırsızlığıyla tanınan Fenerbahçe’nin böylesine önemli bir yıldönümünde başarılı olup daha ilk kulüp işinde yere sağlam basarsa gerisi çok daha kolay gelebilir, hatta şansı yaver giderse kariyeri Dunga’nın açtığı yoldan Brezilya milli takımına kadar bile uzanabilir.

Zico Türkiye’ye gittikten sonra takıma birçok oyuncu alındı. Lugano ve Edu Dracena bence bu oyuncular arasında en önemlileri. Transferlerden önce bana, “Brezilya’da oynayan en iyi iki defans oyuncusu kim?” diye sorulsa kesinlikle Lugano ve Edu Dracena’nın adını verirdim. Forvete alınan Deivid ise, Corinthians ve Santos’ta oynadığı dönemlerde epey gol atmış, Portekiz’e gittikten sonraysa epey unutulmuş bir isim. Santos’tayken arkasında oyun stili Alex’inkinden epey farklı olan Robinho oynuyordu, dolayısıyla Fenerbahçe’de ne yapacağı meçhul gibi görünüyor, ama form tutarsa golleri dizmeye başlayabilir. Hem Edu Dracena, Alex ve Deivid, 2003’deki şampiyon Cruzeiro kadrosunda da birliktelerdi. Fenerbahçe’de bu kadar çok Brezilyalı varken atmosferin iyi olmaması zor görünüyor. Bence Fenerbahçe’nin karşılaşabileceği en önemli sorunlar sağ ve sol bek konusunda. Elde büyük bir takım kurma imkânı varken buralara sağlam adamlar alınamaması (yabancı sınırı dolayısıyla) veya yetiştirilememesi çok acı. Halbuki Brezilya’da öyle bollar ki...

Hiç yorum yok: