Güzel Oynayan Kazansın
Nike’ın Joga Bonito kampanyasından daha önce de bahsetmiştim. Joga Bonito için hazırlanan filmlerin bazıları benim şimdiye kadar gördüğüm en eğlenceli ve iyi hazırlanmış reklamların arasında. Gerek isim gerekse cisim olarak bariz bir Brezilya ağırlığı bulunan bu kampanyanın en önemli kısımlarından biri de (en azından biz Brezilyalılar için) burada yayınlanan Joga Bonito adlı yarışmaydı.
(Bu noktada ufak bir parantez açarak kampanyanın –en azından reklam/tüketim dünyası açısından- ilginç bir yönünden bahsetmek istiyorum; Nike son yıllarda üründen çok marka yaratmak konusunu iyice abartmış gibi görünüyor. Yani harcamaları milyon dolarların çok üstüne çıktığı belli olan bu kampanyada ortada doğru düzgün bir ürün bile yok. Dünya kupası öncesinde “Ronaldo’nun kramponu” diye lanse ettikleri yeni teknoloji ürünü kramponu ve bir futbol topunu Joga Bonito ile aynı zamanda piyasaya sürmüş olsalar da ne Nike’ın sitesinde ne de programlarında ayakkabıyı dikkat çekecek şekilde gördüğümüz yok. Hatta geçen günkü 4-0’lık Brezilya-Yeni Zelanda dostluk maçında bu kramponlar Ronaldo’nun ayağına vurmamış olsa ürünün adını bile duymamış olacaktık! Bu durum benim gibi spor malzemeleri tüketimi epey az olan kişileri mutlu ediyor, çünkü hababam ürüne odaklı reklamlar göreceğime en azından Ronaldinho Gaúcho’nun top cambazlıklarını veya Seleção gollerini filan görüyorum. Neticede spor ayakkabı alacaksam da sadece böyle güzel bir kampanya yaptılar diye Nike almayı aklımdan bile geçirmem, ama abiler bu işe kamyon dolusu para akıttıklarına göre elbet bir bildikleri vardır, üçüncü dünyayı boşuna sömürmüyorlar. Neyse, konuyu fazla dağıtmayayım.)
Joga Bonito yarışmasına Brezilya çapında yaşları 15 veya 16 olan 17.000 küsur çocuk başvurdu. Aralarından seçilen 7.000 kişi birkaç ay önce São Paulo’daki Pacaembu stadyumunda yapılan ön elemeye katılma hakkı kazandılar. Bu 7.000 kişinin 4.000 küsuru Pacaembu’da boy gösterip futbol hünerlerini sergileyerek profesyonel antrenörler ve gözlemciler tarafından elendiler. Kulüplerin altyapı seçmelerini andıran bu eleme turunun sonunda ilk aşamayı atlatan çocuklar birkaç saatlik dinlenmenin ardından takımlar halinde maçlar yaptılar. Burada seçilen 71 çocuk ülkenin en ünlü spor psikologlarından (milli takımın da kafacısı) Suzy Fleury ile yüzleştiler. Ve sonuçta 24 çocuk Joga Bonito programına katılma hakkı kazandı.
Joga Bonito’nun işleyişi basitti: 24 çocuk sekiz hafta boyunca São Paulo eyaletindeki bir spor tesisinde ağırlandı; futbol kampı şeklinde geçen günlerin neticesinde her hafta elemeler oldu; elemeler çocukların sportif geçişimleri ve kampanyanın hakkını verecek şekilde göze güzel gelecek bir futbol oynayıp oynamamalarına göre yapıldı; ayrıca çocuklar birçok profesyonel futbolcu, müzisyen vs ile tanıştılar, hem kafaca hem vücutça kendilerini epey geliştirdiler.
Programın en ilginç yönlerinden biri de jürisiydi. Brezilya’nın en saygı duyulan (ve en gıcık/yolsuz) teknik adamlarından Vanderlei Luxemburgo ile eski milli futbolcular Careca ve Júnior çocukları izliyor, kimin gidip kimin kalacağına karar veriyorlardı. Gerçi Luxa paşa Santos ile meşguliyetinden dolayı programa diğer jüri üyelerinden çok daha az katılıyordu, ama olsun...
Neticede sekiz hafta çabucak geçti. Brezilya’nın dört bir yanından binbir güçlükle São Paulo’ya akın edip (Avrupa kıtası boyutlarındaki, asgari ücretin yaklaşık 150 dolar olduğu bu ülkenin bir ucundan bir ucuna seyahat etmek kolay iş değil) elemeleri geçerek futbol dünyasında şanslarını arayan çocuklar birer birer elendiler. Sonuçta Santos dolaylarının bıçkın oğlanı Leandro (yaş 15) ile Rio Grande Do Sul’un yakışıklı öksüzü Juscemar (yaş 16) finale kaldılar. Üç jüri üyesi tarafından çocukların program içindeki gelişimleri göz önünde bulundurularak yapılan elemede yarışmayı Juscemar Borilli kazandı. Fakat güzel haber kendisine hemen iletilmedi.
Öncelikle, “Bir etap daha var, onu da atlatırsan kazanan belli olacak,” diyerekten Rio De Janeiro’ya gönderildi. Rio’da “imparator” Adriano ile sürpriz bir buluşma yaşadı ve kısa bir top cambazlığı seansının ardından yıldızın elinden pasaportunu alarak (ve “Geçmen gereken bir aşama daha var,” lafları dinleyerek) Milan’ın yolunu tuttu. Birkaç gün boyunca Milan’ın turistik yerlerinde top sektirdikten sonra jüri üyelerinden Careca ile buluştu ve güzel haberleri aldı. Yarışmayı kazanmıştı! Hemen ödülleri görelim:
- Nike sponsorluğunda, ülkenin en büyük kulüplerinden Corinthians’ın 17 yaş altı takımında altı ay boyunca antrenman hakkı. (Bu ödül çok önemli; çünkü antrenörlerin gözüne girerse profesyonel bir kontrat hakkı kazanabilir veya başka bir kulübe transfer olabilir.)
- Nike sponsorluğunda Avrupa’nın en büyük kulüplerinden birinde antrenman hakkı. (Bu aşamada Careca Juscemar’a iki adet kağıt gösterdi. Kağıtlardan birinde Juventus’un, diğerindeyse Inter Milan’ın amblemi vardı. Juscemar Adriano ve Ronaldo’ya hayranlığı dolayısıyla Inter’i seçti.)
- Nike tarafından bir yıl boyunca sportif malzeme temini. (Beleş, beleş, beleş.)
Böylece Juscemar milyonlarca Brezilyalı çocuğun rüyalarını süsleyen bir biçimde futbol dünyasına adım atmış oldu. Bakalım gelecek yıllarda adı tribünlerde mi yankılanacak, yoksa, “Hani Joga Bonito’yu kazanan bir oğlan vardı, n’oldu ona?” diye mi anılacak. Bu arada diğer çocuklar Joga Bonito’yu kazanamamış olsalar da sekiz haftalık program boyunca kendilerini gösterme şansı bularak çeşitli kulüplere girdiler.
Kupa arifesinde bu futbol ülkesinden futbol rüyaları böyle işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder